Yeni kitabıma başlıyorum buakşam. “Papatya kokulu hikayeler” Kendileri benim güle güle hediyem oluyorda birazcık oyüzden önemli bir kitap aslında. İçeriği nasıl olursa olsun şimdiden sevdiğim kitaplar arasında. Bir önceki işyerimden ayrılırken, son gün almışlardı arkadaşlarım bunu bana. Kitap okumaya bayıldığımı hepsi biliyordu çünkü. Bana verilecek en güzel hediyede bu zaten. İnsan kitap okurken bir süreliğinede olsa kendi dünyasından uzaklaşıyor sanki. Farklı hayatlar farklı karakterlerle bütünleşip onları anlamaya çalışmak çok güzel bi duygu bence. Yüzlerce kitap okumuşumdur bu yaşıma kadar ve binlerce karakter düşün, binlerce olay. Ve her defasında okurken insan ben olsaydım bunu yaşayan ne hissederdim, ne düşünürdüm, ne tepki verirdim diye sorguluyor kendini. Değişik bir duygu. Kitap okuma alışkanığı olmayanlar anlamıcaktır şuan. Kitap deyip genellemiyim aslında yanlış olur bahsettiğim; Romanlar. Yada bazen okurken tamda hissettiğin ama hiçbirzaman dile dökemediğin, tarif edemediğin duygularını pat diye ortaya çıkarır ya. İşte bu ya! dersin tam olarak hissettiğim. Nede güzel açıklamış. Döner aynı satırları bi daha okursun içine işleyene kadar.. Yeni kitabıma başlamak için sabırsızlanıyorum şuan oyüzden lafı fazla uzatmaya niyetim yok. Kapağındaki söz ne güzel açıklamış sevgiyi, sevmeyi, sevebilmeyi.. Fedakarlık olmayınca olmuyo işte birşeyler. Olsada bi anlamı yok. İnsan kendinden birşeyler vermeli, kendini koymalıki ortaya o gerçek sevgi olabilsin. Sevgi neydi? Sevgi emekti.. diye Selvi boylum al yazmalıma bağlamadan durumu kitabıma dönsem iyi olucak sanırım.