Bazı kitaplar gerçekten çok güzel. Herkese tavsiye etmek istersin böyle ama biri hadi anlat dese öylece kalakalırsınya doğru cümleleri bulamazsın. Çünkü nasıl tarif etsen eksik kalıcaktır, okumayana saçma gelicektir, kitaba ayıp olucaktır. Sadece o öyküyü sizin gibi okumuş biri anlar o tarifsiz tarifi. Momo’da öyle bişeydi işte. Çocuk kitabı görünümlü ama hayatın acı gerçeklerini büyüklerin yüzüne çarpan türden. Tamda bu ne yazıkki dediğimiz cinsten. Bu kitabı hatta bu yazarı bukadar geç farketmiş olmanın pişmanlığı ama geçte olsa keşfetmiş olmanın mutluluğu içindeyim.. Yitip gittikten sonra kıymetini anladığımız o zamanlar, zamandan tasarruf etmek uğruna vazgeçtiklerimiz, mutluluğu hangi zamanda bulabiliriz diye arayışlar.. ve daha bu gibi bi dolu şey işte.. “Hep çocuk kal emi büyüme sakın” sözlerini duya duya büyüdük bizlerde. Biz büyüyüncemi kirlendi dünya? Yoksa biz büyürkenmi dünyayı kirlettik? Duman adamlar sarmış dört bi yanımızı. Bi gün bizde kurtulurmuyuzki? Yok dimi öyle bi dünya?!