
Bir Debbie Macomber kitabının daha sonuna geldim. Cedar Cove serisi bir hikayeydi. Ve diğerleri gibi yine çok güzeldi.
Devamı olan hikayeleri daha bi fazla seviyorum. Kahramanlar bir süre sonra tanıdık biriymiş, hayatımın içinden bildiğim insanlarmış gibi oluyor. Ve başlarından geçenler, hissettikleri, düşündükleri gerçekten merak uyandırıyor. “Acaba sonra ne oldu yada ne olacak?” düşüncesi ile hep devamını bekliyor insan. Kitap bitiyor ve kafamdaki tahminlerle bir sonraki kitaba başladığımda okuduklarım uyuştuğunda çok mutlu oluyorum. Yada bambaşka bi yola gitmişse hikaye şaşırmak daha tatlı oluyor.
Yani en azından ben seviyorum bu hisleri. Genel olarak bakıcak olursak ama çokta birşey beklenmemesi gereken bir kitap.
Eğer okurken kafa yormıyım, kafam karışmasın, huzur içinde okuyup kafa dağıtıyım sadece kafasındaysanız tam kafanıza göre bir kitap. Bu neyin kafasıki acep?
Debbie yine herzaman olduğu gibi her yaştan insana ait hayatlara değinmiş, yani okurken hangi yaşta olursanız olun içlerinden bir tanesinde mutlaka kendinizi bulabilirsiniz. Yada çevrenizden biriymiş gibi gelebilir. Buda kitabı güzelleştiren bir detay bana göre.
Peki ne anlatıyordu bu kitap? Ne yaşarsak yaşayalım sonunda su akıyor ve yolunu buluyor. Herşey olması gerektiği haline dönüşüyor. Biz istesekte istemesekte herşey olucağına varıyor. Hayırlısı be gülüm tarzı bir anafikri vardı.
Bu limanda herkesler artık çok mutlu, darısı karşı limandakilerin başına..